Tüketim tercihlerimiz sadece ihtiyaçlara değil, kimliğimize dair mesajlar da taşır. Bazen bir gömlek, sadece bir kıyafet değil; olmak istediğimiz “versiyonun” bir parçasıdır. Ancak bu tercihler çoğu zaman rasyonel değil; duygusal ve sembolik etkilerle şekillenir. Bu yüzden bilinçli tüketim, “Almalı mıyım?”dan çok, “Neden alıyorum?” sorusuyla başlar.
Geçenlerde dolabımı düzenlerken etiketi hâlâ üstünde duran bir gömlekle göz göze geldim. Klasik bir “Bunu kesin bir gün giyerim” vakası. Ama o gün gelmedi. Belki de hiç gelmeyecek.
Bu bir rastlantı mı? Sanmam. Tüketim davranışlarımız, yalnızca bireysel tercihler değil; sosyal, psikolojik ve kültürel kodlarımızın sessiz dışavurumları.
Tüketici davranışları literatüründe buna dair çokça konuşulan bir kavram var: Extended Self. Belk (1988) der ki; “İnsanlar sahip oldukları nesneleri kimliklerinin bir uzantısı olarak görür.” Yani aslında biz sadece giysi, kitap ya da kahve bardağı satın almıyoruz. Kendimizi, ideallerimizi, hayallerimizi satın alıyoruz.
Tıpkı o gömleği aldığım gün… Aslında onunla birlikte “daha profesyonel”, “daha derli toplu” biri olacağımı düşünmüşüm. Ama giymedim. Çünkü o hâle henüz gelmedim. Ya da belki o gömlek hiçbir zaman beni yansıtmadı.
📌 Peki neden bu kadar sık, ihtiyacımız olmayan şeyleri alıyoruz?
Çünkü davranışlarımız çoğu zaman rasyonel değil; duygusal, sembolik ve sosyal etkilere dayanıyor. Zaten Daniel Kahneman da “Thinking, Fast and Slow” kitabında, çoğu kararımızı “Sistem 1” yani hızlı, otomatik ve sezgisel düşünme ile verdiğimizi söyler. Bir ürünü almak, bazen sadece mutlu hissetmenin kestirme yolu oluyor.
Ama bu noktada devreye mindful consumption giriyor. Sheth, Sethia & Srinivas (2011), bilinçli tüketimi yalnızca çevreci veya etik alışveriş olarak değil; ihtiyaç, sorumluluk ve farkındalık üçgeninde şekillenen bir yaşam yaklaşımı olarak tanımlar. Yani bilinçli tüketim; “Almayayım” demekten çok, “Neden alıyorum?” sorusuna dürüstçe cevap verebilmek.
🎯 Satın alma davranışlarımızı yeniden düşünmek, aslında kim olduğumuzu ve kim olmak istediğimizi yeniden şekillendirmek anlamına geliyor. Çünkü her ürün bir hikâye taşır. Ve biz, bu hikâyelerin yazarlarıyız.
🔍 Okuma Önerileri:
- Belk, R. W. (1988). Possessions and the Extended Self. Journal of Consumer Research.
- Sheth, J. N., Sethia, N. K., & Srinivas, S. (2011). Mindful Consumption: A Customer-Centric Approach to Sustainability. Journal of the Academy of Marketing Science.
- Kahneman, D. (2011). Thinking, Fast and Slow.